Lilypie Third Birthday tickers

27 Mayıs 2011 Cuma

atölyede Çınar halleri...

Çınar kendi kendine suluboya yapar... Koşar oynar... Sonra bakar bir ara ben resmime bakıyorum uzun uzadıya düşünüyorum. "Annecim çok güzel olmuş, çok beğendim." deyiverir. O anda içimin yağları erir... Ne desem ne yapsam sen den güzeli olmaz Çınar'ım...

Bazen de Çınar'a yemek yedirirken bakıyormuşum resmime.. Çınar "çok güzel olmuş annecim, çok beğendim." deyince "afiyet olsun canım" dedim yemeği beğendiğini sanarak. "Neden öyle diyorsun ki, onu yemiyorum ki!" (resmi göstererek)

26 Mayıs 2011 Perşembe

Çınar'ın protestosu üzerine atölye asılır.

Atölyeye gitmek üzere Çınar'ı evden çıkartamadım. Yine hiç bir yere gitmicem, evde durucam krizleri. Yengeç burcunun evcimen özelliği başrolde bizim hayatımızda. ;)
Annemler gitti gideli görüşemediğimizden dayımları çok özlemiştik. Çınar da çok özlemiş olacak ki "Doğan dayımlara gidelim mi?" sorusuna "eveet!!!" diye karşılık verdi. "Hadi gidelim" yol boyunca da "daha gelmedik mi anne?" "daha mı gelmedik anne?" şeklinde peşpeşe sorular sordu.

Çınar nasıl sevmesin dayısını. Dayı onunla hiç durmadan çok eğlenceli oyunlar oynuyor, koşuyor, boks yapıyor, araba yarışı yapıyor, basket oynuyor, boğuşuyor, şımartıyor.....
Asiye Zeynep de çok tatlı olmuş. Maşallah!!

Bahçede bahar havası aldık. Çok iyi geldi bize...
Bugün kaytardık, yarın çok çalışmalıyız...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

ilk yağlıboya deneyimi ;)

Çınar bugün atölyede kendi boyalarıyla yetinmedi. Benim yağlıboyalarım arasında küçük boy olanları buldu. İçinden de royal blue(kraliyet mavisi)ni seçti.
Çınar:  "anne ben bununla boyayabilir miyim?" nasıl hayır denir böyle güzel sorulmuş bir soruya ;)
anne: "boyayabilirsin tabi ki" palete biraz mavi boya sıkılır, boyaması için bir mukavva şövaleye yerleştirilir. Yağlıboya fırçası boyaya batırılır. Çınar bir güzel yukarı aşağı boyama hareketleriyle başla boyamaya..  {Aslında bunların fotoğrafı ve videosu da var ama cep telefonumdan aktarmak için gerekli kart adaptörünü bulamadım. Bulunca ekleyeceğim.}
Çınar: "Şimdi de yeşille boyayabilir miyim?"
biraz da onunla boyanır, biraz da kahverengi, biraz da biraz da derken
anne: "bugünlük bu kadar yeter Çınar'cım, ben çalışamıyorum." diyerek dikkat başka yönlere çevrilmeye çalışılır.

Bugün atölyeye Çınar'ın kendi makasını da götürmüştüm. Çantadan onu bulmuş.Daha önceki günlerde yaptığı bir resmi minik minik parçalara kesmiş. Sonra onların bir kısmını minicik katlayıp karınca yapmış.  :))

24 Mayıs 2011 Salı

Becerilerimizi geliştiriyoruz..

Bu sabah bir su dökme olayı yaşadık, hangi esnada oldu şimdi hatırlamıyorum. Tamam o zaman "bardaktan bardağa su doldurmaca" aktivitesi yapalım. Bir tepsinin içine iki bardak koydum, biri su dolu diğeri boş. Önce ben gösterdim bir bardaktan diğerine su dökmeyi, sonra Çınar defalarca tekrarladı. Bu esnada fotoğraf çekemedim. Aslında daha önce de yaptığımız bir alıştırmaydı. Ve çabucak bitti.
  Hazır alıştırmalara başlamışken nohut ve makarna karışımı dolu kavanozumuzu çıkarttım. Geniş bir kaba boşalttım. Önce içinden kağıt kalpleri ayırdık. Sonra da nohutları kaşıkla alıp biraz havadan kaba dökme ve seslerini dinleme alıştırması yaptık. Bu sesi tanımlamaya çalıştık. İkinci aşamada avuçlayarak tekrar kaba bırakmaca. Dokunma ve işitme duyularımızı çalıştırıyoruz...
Hem çok keyifli hem de duyuları uyaran bir alıştırma.

Üçüncü aşamada ise kaptan kaşıkla aldığımız nokutları bir bardağa dökmeden doldurmaya çalışıyoruz. El-göz koordinasyonu motor becerilerini geliştiriyoruz...
Hem öğreniyoruz, hem eğleniyoruz, hem de büyüyoruz...
Bu alıştırmalar ve/veya benzerleri Montessori disiplininden "Harika Çocuk" kitabından.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Babayı beklerken...


Atölyede yoğun ve keyifle geçirilmiş bir erken yaz günü... Akşam eve geç geliyoruz, arabada uyuyan Çınar eve çıkarken uyanıyor. "Babamı duraktan almaya gidelim anne" diyor. Geliyormuş baba, gerek yok dedi diyorum.. "ama babamı göremicem" diyor. Geç gelen babayı görememe korkusu var. Birazdan gelecek balkondan bak diyorum. Balkonda epeyce bu şekilde bekliyor..
Durağa gelen otobüsü görüyorum,işte bu otobüsten inecek baban diyorum. Bir süre sonra gelişini görüyoruz. Kapıda gelmesini bekliyor ama her zamanki gibi içeri girince kaçıyor. Heyecandan karşılaşma anında ne yapacağını şaşırıp odasına koşuyor. Ama babayı özlemiştin, beklemiştin diyorum. Mahsun bir gülümse yayılıyor yüzüne ve babasına sarılıyor. Beraber geç bir akşam yemeği yiyoruz. Bir dondurmanın hatırına -hiç de canı istemezken ama aslında açken- tavuk yiyor. Peşinden bir çubuklu dondurmayı afiyetle götürüyor. ;) Ardından "ben uyucam" deyip yatmaya gidiyor. Yatmadan önce son günlerin seremonisi haline gelmiş bir kitap okuma olayımız var. Kaloriferin önündeki minderlere oturuyoruz. Çınar bir kitap seçip getiriyor, okuyoruz. Sonra yatağına çıkıyor, "çocuklar yatarken süt içer" diyor. Sütünü içiyor. Yatıyoruz.  Çocuklar yatarken süt içer olayımız aylardır aynı, asla sütünü içmeden yatmıyor. Pek fazla yemediği için gün içerisinde süt onu biraz tutuyor sanıyorum. Benim de acıkınca yiyen bir çocuğum olacak mı acaba? Büyüyünce belki.....?

22 Mayıs 2011 Pazar

Pazar günü yine dopdolu...

Bu Pazar uzunca bir kahvaltıya zaman yok, çarçabuk kahvaltımızı yapıp bizim için erken bir saat olan 12:00'de evden çıkmayı başarıyoruz. ;) Atölyede kısa sürecek bir işim var. Ama bugün Fenerbahçe şampiyon olacakmış dolayısıyla trafik feci olmaya başlamış bile henüz öğle vaktiyken. Geç kalmadan Kadıköy civarındaki işlerimizi bitirip uzaklaşıyoruz oralardan..

Dönüşte dooğru sahile iniyoruz. Mete dayılarla da haberleşip sahil sefası yapıyoruz.. Çınar babasıyla saatlerce parkta oynuyor, koşturuyor. Yemek filan yemiyor, ya da herhangi başka bir şey.. Çınar bu dışarda olmak dikkat dağınıklığına yetiyor... Süt içiyor, ayran içiyor, dondurma istiyor...
Parkta saatlerce oynadığı yetmemiş, bir de hepimizle koşu yarışı yapıyor, bir o yana, bir bu yana... Kağıt bardaktan top yapıp istop oynuyoruz. Çınar da kurallara adapte oluyor. Çok gülüyor..

Akşam sekize doğru eve dönüyoruz. Yolda bayılıyor tabi ki Çınar.. Hem yorucu hem de çok keyifli, bol hareketli bir gün daha bitiyor...

21 Mayıs 2011 Cumartesi

traş köpüğüyle resim


Epeydir denemek istediğim bir teknik; traş köpüğüne boyalar karıştırarak resim yapmak. Yabancı bloglarda görmüştüm. Çok küçük yaştaki çocuklarla da yapıyorlar, hatta elleriyle köpüğü ve boyaları karıştırıyorlar. Değişik bir deneyim. Duyuları da aktive ediyoruz bu şekilde. Çınar köpüğe dokunmak istemedi, dolayısıyla çöp şiş çubuklarını devreye soktuk. Boyaları da çubuklarla karıştırdık. Bizim denememiz de biraz taraklı  biraz gelgit ebrusunu hatırlattı bana.
Mete dayımız da hayretle bizi izledi hatta o da denemek istedi. Renklerle oynamak herkese iyi geliyor... Şiddetle tavsiye edilir, deneyiniz...

20 Mayıs 2011 Cuma

nihayet yetiştim sanırım...

Ara verince yazmak, toparlamak zor oluyor. Yazmadıkça yazamıyor insan... Yoğunluktan dolayı bilgisayarı açmaya fırsat bulamazken blog okurlarımızı da ihmal ettik, kusurumuza bakmayın...
Biz bu arada neler yapmışız...
Dopdolu bir 23 Nisan haftasonu geçirmişiz..
Önce Naz İrem'in sonra da İrem'in doğumgününe gitmişiz..
Şeker hamurundan renkli arabalar yapmışız..
Araba kurabiyeler yapıp, çubuklara geçirmişiz... Üstünü boyamaya ya da şeker hamuruyla kaplamaya fırsat bulamamışız..
Renkli elektrik bantlarıyla resim yapmışız.
Annemleri Altınoluk'a yolculamışız. Hayırlısıyla çabucak dönmeniz dileklerimizle.. ;))
Oğlumun bizzat kutladığı ilk anneler gününü kutlamışız..
Teyzemin doğumgününü ve anneler gününü kutlamışız..
Atölye yoğunluğuyla başlayan bir haftada oyun grubumuzu bize toplamışız..
Cuma akşamı Mete dayıyla güzel bir akşam geçirmişiz. Erdem dayıyı beklerken yorgunluktan uykuya dalmışız.. Ertesi hafta her gün Erdem dayıyı ve uzaktan kumandalı küçük arabalarını sayıklamışız..
Pazar günü dayıyla güzel ve uzun bir kahvaltıdan sonra park sefası yapıp, akşamüstü gelen Ediz arkadaşımızla oyunlar oynamışız. Çok  ama çok eğlenmişiz...
Pazartesi ve Salı atölyede anne çalışırken hoplayıp zıplayıp bütün enerjimizi sarfetmiş, resim yapmış yorulmuşuz..
Çarşamba'yı tatil ilan etmişiz..
Perşembe de meğer 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı olduğundan tatilmiş.. Evde güzel bir tatil günü daha geçirmişiz, babayla, dayıyla...
Cuma olmuş yeniden.... Bakalım bugün neler yapacağız. Geç başlayan günlerde pek birşey yapamamakla beraber çok fazla planımız vardı aslında. Muhtemlen bana atölye yolları görünür... Hep tatil hep tatil nereye kadar... ;)))

Biz sizi özledik.. siz de bizi özleyin anacım... :)))

13 Mayıs 2011 Cuma

Oyun grubu bizde..

Benim işlerim yüzünden bir hafta ara vermek durumunda kaldık. İkinci hafta ise hastaydım ama kuzucukların özlemle arkadaşlarını aramalarına gönlüm daha fazla razı olmadı. Çok özleşmiştik.. :))

Suluboyayla başladık güne.. Renkli A5 boyutlu kağıtlarımızı ikiye katlayıp, tek tarafına suluboyayla boyadık. Diğer tarafını da üstüne katladık. Süper doğaçlamalar çıktı. Bu kağıtları kurumaya bıraktık. Daha sonra süprizim var. ;) Boyayla bu kadar az haşır neşir olmak yetmez tabi bizim veletlere biraz daha renkli kağıt ve pastel boyalarla resme devam.
Biraz oyun oynadıktan sonra bir faaliyet daha yapalım dedik. Bahar geldi, kuzucuklar "mee"lemeye başladı. Çiçekler açtı, otlar yeşerdi. Dolayısıyla bizim yeşil renkli kağıdımızda da baharın müjdecileri belirdi. Pamuk parçalarını kuzumuzun gövdesine yapıştırdık. Üzerine siyah kartondan kestiğim kafaları da yapıştırdık. Oynar minik gözler de yapıştı. Bir de siyah pipetten kesilmiş ayaklar imdadımıza yetişti. Onları da bacakları olarak yapıştırdık. Şimdi kuzuların yemesi için bolca ot ve çiçek gerek.. Minik eller otları ve çiçekleri de çizdi. Çiçekler olunca kelebekler durur mu? Kelebekeler de gelip birer birer uçuştular çiçeklerin üzerinde...

Uyku vakti gelen İrem biraz nazlandı, kuzulu faaliyetimize katılmadı. Oyun oynamak istiyordu, arkadaşları da yanında olsun Çınar'ın odasına gitsinler istiyordu. Biraz daha oynadılar. Kendi başlarına oynadıklarına şahit olmak çok güzel...

Serbest resim çalışmları ve giderken onlara kendi suluboyalarından hazırladığım lolipoplu kelebekler. Kelebekleri ellerine aldıkları anda lolipopları çıkarıp yediler. Gitmemek için ağlayanların imdadına yetişmiş oldu lolipop şekerler de. ;)))
Güzel bir oyun günü daha çabucak bitiverdi. Doyamadılar kuzucuklar birbirlerine.. Bir dahaki sefere inşallah....

Annesiyle şehir dışına anneannelerini ziyarete giden Zeynep bu sefer katılamadı oyun günümüze. Bekliyoruz Zeynep...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Bilim Çocuk şapkası ve Rüya :)


Pazar günü evden çok geç çıktığımızdan teyzeme uğrayamadık. Teyzemin hem doğumgününü hem de anneler gününü -hepsi aynı haftasonuna denk geldiğinden- Pazartesi hemen ziyaretimizi gerçekleştirdik Çınar'la.  Çınar teyzeme için de beyaz orkide seçmişti. Canım teyzem anneler günün ve doğum günün kutlu olsun!!! İyi ki varsın!!!! Canımsın.....
Çınar ve Rüya bir mum yakıp teyzeme pasta mumu gibi üflettiler süpriz yaparak hepimize... Haberim olmadığından ben de yakalayamadım o güzelim anı.
Rüya'cığın Bilim Çocuk şapkası da süperdi hemen fotoğrafladık.

8 Mayıs 2011 Pazar

Anneler Günümüz kutlu olsun!!!

Canım oğlum bana çiçek aldı... Babası "yarın anneler günü, annene ne alalım?" deyince "çiçek alalım" demiş. Ve bana mor-pembe orkide seçti. Kendisi beğendi, kendisi karar verdi. Anneler Gününde de "anneler günün kutlu olsun" diyerek bana hediyemi verdi. Senin annen olmak bana en güzel hediye biricik oğlum....

Öğleden sonra ancak evden çıkabildik, babaanneyi ziyaret ettik. Yusuf abisiyle oynadı Çınar. Anneanne Altınoluk'a gittiğinden onu görmeye gidemedik.  Anneciğim gitti ama aklı bizde kaldı.. Bakalım nasıl geçecek sensiz günlerimiz...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

bantlarla resim


Renkli elektrik bantları kapıda dikey ve yatay şekillerde yapıştırdık. Sonra da kutucukları farklı boyalarla boyadık.

Bir de renkli bantlarla kompozisyon çalışması yaptık. Farklı boylarda kestiğimiz bantları mavi kağıda yapıştırdı Çınar.

Posted by Picasa

6 Mayıs 2011 Cuma

çubuklu araba kurabiyeler ;)








Çınar iki ısırık alacak diye yaptığımız pekmezli, tereyağlı zencefilli kurabiyeler... İşte hepi topu bu kadar kıtır kenarlardan iki ısırık...
bi yese neler neler yaparım ama benim kaderime de iştahsız Çınar düştü.. ;)))
Posted by Picasa