29 Eylül 2009 Salı
küçük ressam iş başında :)
Dün resimle kısa bir uğraşım sırasında Çınar yanımdaydı. Dolandı durdu. Hatta ben resim yaparken elindeki 0.5 kalem ucu kutusunu resmime sürmeye çalıştı, benim fırçayı sürüşümü taklit ederek. Ben de bu yüzden ulaşamaması için şövalemi yükselttim. Ancak bugün fırçamı almış, ucundan tutmuş resme sürerken yakalım beyfendiyi. Fırça uzun olduğundan isabet ettirebiliyor. Boya olmamasına rağmen ıslak yerleri karıştırma tehlikesiyle yüzyüze geldik. Ben de Çınar'ı fazla zorlamadan konudan uzaklaştırmak için suluboya fırçalarını eline verdim. Parmak boyasından iki renk hazırladım. Önüne de rahatça boyayabilsin diye mukavva kartonu koydum. Fırçaları boyaya batırıp solak solak sürdü. ;) Solak olması güzel belki de. Çünkü iyi ressamların çoğu solak. Belki ressam olur Çınar'ımız belli mi olur?
Hatta boya kasesini mukavvaya dökmeye çalıştı. Daha fazla boyası olsaydı Jackson Pollock vari işler yapacaktı belki de.. ;)
Yağmurlu bir gün
Yağmurlu Bir Gün kitabımız uyku zamanı okumak için vazgeçilmezimiz. Öğlen uykusu öncesi bir kaç kez okuyoruz. Bazen o da yetmiyor diğer kitapları da okuyoruz defalarca üstüste. Bazen işe yarıyor bazen yaramıyor. Ben okurken uykuya dalıveriyor bazen Çınar. Bazen de çok uykusu gelmişse ya da sıkılmışsa kendisi getiriyor kitaplarını. Uykusu gelmişse illa ki Yağmurlu bir gün. Okumak oynamak istiyorsa Duyularımız genelde ilk tercihimiz oluyor. Bugünlerde duyularımız kitabını ilk açtığında 5 duyu resminden birini seçip kendinde gösteriyor. Burun, ya da kulak gibi.. Sonraki resimli ilk sayfadaki kızla beraber laleleri kokluyoruz. Yeni yaptığı bir şey de ilerleyen sayfalardan birinde danseden tavşanları görünce kendiliğinden "tavtan" demesi. Martıların uçuşlarını ve seslerini taklit ettiğim sayfada benim yaptığımı yapıp kollarını yana açarak tiz martı sesi çıkarması. Kedileri görünce gel pisi manasında eliyle gel gel işareti yapması. Araba resmini görüp araba sesi çıkarması "vnnn".. Evet artık Çınar, Burçak teyzesinin aldığı küçük şehir arabaları setiyle oynuyor. Ve bizim yaptığımız gibi sesler çıkarmaya çalışıyor onları sürerken. Mete dayısından gördüğü üzere iki arabayı birbirine çarptırıyor ve "aa aaaaa" diyor. kaza oldu anlamında. ters birşey olduğunda bilerek de yapsa bu "a aaa" ünlemini epeydir kullanıyor Çınar.
27 Eylül 2009 Pazar
Güneşli'de gökkuşağı :)
Geçtiğimiz hafta boyunca Çınar'a öğle uykusuna dalması için Yağmurlu Bir Gün kitabını okuyorum. Daha çok onu okumamı işaret ediyor çünkü. Yağmurdan hemen sonra güneş açıyor ve gökyüzünde gökkuşağı (ebemkuşağı da derler adına) beliriyor. Aynen bu sahneyi yaşadık Pazar günü Güneşli'de babaannemizde. Annesi Yusuf'a gökyüzünde hangi bulutların olduğunu sordu. Yağmur bulutları mı bunlar dedi. Koyu gri bulutlar. Hepimiz birden cama gidince ne farkedelim; Bir yandan yağmur yağıyordu ve bir yandan da güneş olduğundan kocaman hem de çift tarafı görünen bir gökkuşağı vardı. Epeyce seyrettik. Çınar'a da gösterdik ama nereye bakacağını tam olarak anlayamadı galiba. Onca seyretme esnasında farkedebildi mi bilemiyoruz, kendi heyecanımıza öyle kapılmışız ki. Yusuf gökkuşağının renklerini saydı. Kitabımızın gerçek hayattaki yansımasını yaşadık. :))
Çınar yaşıtlarıyla oynamayı çok seviyor. Yusuf etrafta olduğundan o da kendi çapında dolanıyor, oynuyor. Hatta beraber kürekler, tırmık ve kamyonla hayali toprak taşımaca oynadılar. Yusuf Teker Teker Tekerleme kitabındaki tüm tekerlemeleri ezbere biliyor. Sayfalardaki resimlerden o sayfada hangi tekerlemenin olduğunu da biliyor ve söylüyor. Bizim zamanımızın tekerlemeleri var kitapta ve biz de hepsini söylerken çok eğlendik.
Yusuf: Huuu komşu komşu
Oğlun geldi mi?
Aslıhan: Geldi.
Yusuf: ne getirdi?
Aslıhan :inci boncuk
......
şeklinde tekerlemeyi tamamladık. Bir süre sonra ben başladım. Huu komşu komşu Oğlun geldi mi? Yusuf'tan cevap: gelmedi. ve tekerleme burda biter. ;))
Bugünün fotoğraflarını picasaweb albümümde görebilirsiniz.
26 Eylül 2009 Cumartesi
bayram çikolatasını görünce
23 Eylül 2009 Çarşamba
2009 yaz karması
20 Eylül 2009 Pazar
şeker tadında bayram :)
14 Eylül 2009 Pazartesi
Derya ve Mehmet'in fotoları
Bir süre için yanda slayt olarak bu görüntüler dönecek;))
12 Eylül 2009 Cumartesi
10 Eylül 2009 Perşembe
8 Eylül 2009 Salı
Elif'lerde iftar
benim oğlum da abi olmuş.Naz İrem de hepsinin ablası olmuş. ;)
topu topu 3 bebiş herkesi çok yordu... :)
Çok güzel bir gün geçirdik.... yağmura rağmen gelebilenlere teşekkürler...
Derya kuzusu Mehmet Çağın ;)
6 Eylül 2009 Pazar
annesi Çınar'a özel poğaça yapmış
Çınar da ne çok yer ya....
Çınar yesin diye taze taze poğaçalar yapmaya çalışıyorum. Peyniri, tereyağını, yumurtayı, cevizi ve ona faydalı olabilecek daha başka ne varsa bari bu şekilde yesin diye... Maalesef yemekle çok problemi olan bir çocuk Çınar. Kahvaltısı yok. dolayısıyla iş başa düşüyor bari bu şekilde alsınyemesi gerekenleri katkı maddesiz olarak deyince iş başa düşüyor. Tam buğday unlu, zencefil katkılı poğaçalar, kurabiyeler.. Tarifini burada bulabilirsiniz.
Çınar'a rağmen babası nasıl uyudu?
Pazar günü Çınar büyün oyuncakları evin her yerine dağıtır, baba güya Çınar'la oynamaktadır ancak uyku daha ağır ve daha tatlı mıdır??
Uykusu da olsa, yorgun da olsa hatta hasta dahi olsa anne bebekle ilgilenmek, oynamak onun ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Uykusuzluktan gözleri kapansa, beyni işlemez olsa da, yorgunluktan heryeri sızım sızım sızlasa da anne yemek yapmalıdır, çocuğu yedirmelidir, altını temizlemelidir, onu uyutmalıdır, onunla oynamalıdır, yapmalıdır, etmelidir...... belki de bu yüzden annelerin hakkı ödenmez... kaç yaşına gelseler de canım annelerimiz aynı özeni gösterir çocuklarına....