30 Mart 2009 Pazartesi
29 Mart 2009 Pazar
Tuna'yı ziyarete gittik :)
Geç yatılan gecenin ertesinde, saatlerin de ileri alınmasıyla geç kalkılmış bir sabah... Gece spontane bir şekilde Emel'e gidelim diye konuştuk, geç vakitte aradığımız Emel uyuyordu. Ancak mesajımızı almış, sabah aradı ve bu kadar geç haber vermemize rağmen bizi buyur etti. sağolsun... planlasak bu kadar güzel bir gün olamazdı heralde... mamalar da şipşak dört bir koldan hazırlanmış.. ellerine sağlık, diyette olduğumdan hepsinden yiyemedim ama hepsi de bir harikaydı.. Tuna bebek de tüm sevimliliğiyle karşıladı bizi.. maşallah!!! nerdeyse Hava yenge, Elçin ve Eylül de yetişecekti bize ama oy kullanma nedeniyle sanırsak geciktiler, bekleyemedik. daha planlı gidebilseydik onlar da daha erken çıkarlardı belki de yola... neyse. kısmet.. Eylül hanımı da görürüz en kısa zamanda inşallah...
28 Mart 2009 Cumartesi
güzel ve dolu dolu bir haftasonu..
25 Mart 2009 Çarşamba
klasik müzik eşliğinde, annesinin şefliğinde, uykuya teslim :))
düğmeler ve fermuarlar tam dişimize göre...
herkesin dişi çıktı bizde tık yok.. ama derdimiz de çok. bu gece dörtten sonra hep ağladı oğlum, naaptıysak olmadı. Allah yardımcın olsun oğlum...
22 Mart 2009 Pazar
19 Mart 2009 Perşembe
iki keklik...
Yekta Çınar tam sekiz buçuk aylık oldu. geçtiğimiz aylar da epey hastalanmıştı üstüste ama bu aralar iyiyiz maşallah. Şimdiden bir yılda alması gereken kiloyu almış. Aslında çok yemiyor kuzucuk.. ve son birbuçuk ayda sadece 600gr. aldı. ama yeterli galiba... doktor teyzemiz iyi gidiyor dedi. Allah nazarlardan korusun. Kan sayımı ve demir eksikliği var mı acaba diye ilk defa kolundan kan alındı Çınar'ın. Aşılarda hiç ağlamayan çocuğumun canını çok yaktılar, çek çek gelmedi kan. salya sümük ağladı oğluşum, tabi benim de içim yandı.. Allah beter acılardan korusun.
Dün ilk defa yedi saat ayrı kaldık kuzucuğumla.. İlk defa anaane ve dedesine bırakıp Taksim'e gittim. Eda'nın doğumgünü vesilesiyle.. benim için çok büyük değişiklik oldu, moral oldu; arkadaşlarımı görmek. arada babama ettiğim telefonlarda Çınar'ın pek bişey yemediğini ve pek fazla uyumadığını duyunca son saatlere doğru huzursuzlandım ama naapalım.. alışması lazım aslında. çalışan annelerin bebekleri çok daha küçükken ayrı kalmaya başlıyorlar annelerinden. ben de güya evde çalışacağım ama pek mümkün olmuyor.. bakalım ne zamana kısmet.. yine de çok özledim oğlumu o kadarcık saatte bile... Gerçi Çınar'ın keyfi yerindeymiş, Eren'in salıncağında sallanmış; Ceren'i incelemiş bol bol... ;) Annecim ve babacım sonsuz teşekkürler.. iyi ki varsınız... Siz Altınoluk'a gidince biz naapıcaz.. :(
17 Mart 2009 Salı
Mevlana der ki....
" Ne kadar bilirsen bil;
söylediklerin, karsindakilerin anlayabildigi kadardir.... "