Çınar gardrobunu monte ediyor. Dayısını hiç yalnız bırakmadı. Tornavida elinde her bir vidayı sıktı, her deliğe soktu. :)) Hele dayısı uğraşırken monte edilmiş kısımların içine girmeyi hiç ihmal etmedi.
31 Ekim 2009 Cumartesi
29 Ekim 2009 Perşembe
28 Ekim 2009 Çarşamba
iyi ki doğmuşum ben :)
25 Ekim Pazar günü doğumgünümdü aslında. Ancak doğum günü aktivitesi olarak Çınar'a ayıracağımız odayı boşaltmakla uğraştık. Bu da bir çeşit hediye olsa gerek. Üç ayda bir ancak görüşebildiğimiz sevgili dostlarımız Ceyda-Serdar ailesi Çarşamba akşamı gelerek bizi çok mutlu ettiler. Üstelik bir de pasta getirmişler. Gülce ile beraber üfledik mumları. :))
Çok çok teşekkürler.. iyi ki varsınız..
27 Ekim 2009 Salı
egg-art
çok çoook öncelerden Easter yumurtası tadında boyamalar yapmak üzere bir kaç yumurtanın içini alçıyla doldurmuştum. Atölyemde biryerlerde sıralarını bekliyorlardı. Geçenlerde onları alıp Çınar'a gösterdim. üzerine resim karalama yapmaya başladık. bir kaçı karalamalarla ve Çınar'ın alıp yere vurmasıyla kırılarak heba oldu ancak geriye bu 3 tanesi kaldı. Cd kalemleriyle basit bir karalma sonucu çıkan görüntü paylaşmaya değer sanırım. bence güzel oldular.
kaşık adam
Bloglar arası dolaşırken bunu gördüm. Ve hemen aklıma çınar'ın oynarken yerde bıraktığı ve karanlıkta benim üstüne basıp sapını kırdığım kaşık geldi. Aslında bu kaşığı yapıştırıp boyayarak bir bebek oluşturmayı düşünmüştüm ama böyle kağıt kaplayarak yapmak daha kullanışlı göründü. Beğenmezsek ya da sıkılırsak kağıdı söküp yenisi yaparız. :) Gerçi benim gördüğüm linktekiler meğer kağıt torbadan(kese kağıdı da olabilir) devasa boyutlardaymış. Korkuluk formunda :)) Ancak bu da beni eğlendirdi. Çınar yeterince ilgilenmedi gerçi ama olsun. Fikir vermesi açısından yine de blogta yayınlamayı uygun gördüm.
26 Ekim 2009 Pazartesi
Altınoluk'tan hediye kasımpatı çiçekleri :)
Güzelim çiçeklere baktıkça insanın içi açılıyor. bir haftadır masamdalar ve hala mutlulukla dolduruyorlar içimi. teşekkürler anneciğim. taaa altınoluk'tan bana bu çiçekleri gönderdiğin için... canımsın...
24 Ekim 2009 Cumartesi
ilk oyun grubu buluşmamız
Yekta Çınar bugün yeni arkadaşlar edindi. İlk oyun grubu buluşmamızı gerçekleştirdik. Egemen'lerde gerçekleşen buluşmada Alp Tuna, Ela ve Ece ile tanıştık. Bir günde dört yeni arkadaşı oldu oğlumun. Diğerleriyle de daha sonraki buluşmalarda tanışacağız umarız. İlk buluşma tanışma, oyuncaklarla oynama, oyuncakları paylaşamama, çokça bireysel takılma şeklinde geçti. ancak yine de kutu kutu pense oyununu bir tur oynamayı becerdik. bu da büyük başarı miniklerimiz için. :)
Fotoğrafların daha fazlası için : http://picasaweb.google.com.tr/aslihankaplan/Oyungrubu1#
23 Ekim 2009 Cuma
Çınar annesinin cicilerini keşfetti :)
Çınar sonunda annesinin cicilerini keşfetti. Önüne masa koyduğum halde altından geçip, eğer masa birazcık kıpırdamışsa ya da o kaydırmayı başarırsa kapıyı açabilir miyim denemesi yapıyor. olmayınca cama yüzünü ağzını dayayıp seyrediyor dolabın içindekileri. maalesef ordaki ciciler sana yasak Çınar bey.. çeşitli ülkelerden, dostlardan hatıralar onlar ve kırımasını istemeyiz. seyretmek de büyük keyif.. bununla yetinmek gerek....
o dudakları yerler ama ;))
21 Ekim 2009 Çarşamba
parmak boyasıyla heryerimizi boyadık :)
Bugün ilk aktivitemiz kürdanları tuzluğun deliklerinden sokmacaydı. Epeyce maharet isteyen bir beceri olmasına rağmen Çınar rahatlıkla yapabildi. Solak olduğunu da tekrar gösterdi :) alkış alkış kısmını da çok sevdi. :D tekrar tekrar aynı şeyi yapmak istedi. Biraz değiştirelim aktiviteyi ve kürdanları oyun hamuruna batıralım dedik. Bu daha kolaymış gibi görünse de o kadar kolay değilmiş. Oyun hamurumuz da dışarda kalıp epeyce sertleştiğinden o da muhalefet oldu bize. Ayrıca iki tarafı sivri kürdanlar uygun değilmiş bu aktiviteler için. zira batabiliyor. özellikle hamura batırıken arkadan bastırmak istiyor ama uuf oldu deyip elini öptürünce daha fazla kıyamadım. ve bunu erteledik bir sonraki zamana. sivri olmayan kürdanlar ve yeni bir oyun hamuruyla deneyeceğiz.
İkinci aktivite ise parmak boyalarıyla... Parmak boyasını kıvama ulaştırıp bir kaba koydum, suyumuzu da yanımıza aldık ama hata etmişiz. suya fırça batırmak daha eğlenceli geldi Çınar'a. Daha sonra bir de baktım ki boyanın kutusunu açmış parmağını daldırıyor. sanırım Çınar bana öğretiyor, fırçaya gerek yok parmak daldıracağız diye... ;) epeyce parmak, el, kol, ayak, üst baş boyadıktan sonra yine de boyaya doymadık. biraz da pastellerle karalama yapalım. tamam bu da oldu. artık banyo vakti.. banyoda oyun oynamak da ayrı bir zevkli ama havalar soğuk üşürsün Çınar'cım. zorla ağlayarak sızlayarak çıkıyoruz banyodan. yoğurdunu yerse Eren'e gideriz diyorum ama maalesef Çınar çok mızmız; çünkü kök dişlerini çıkarıyor çok acelesi varmış gibi. daha önyanlar tamamlanmadan, bu ne acele? hiç bir şey yemeden omuzumda sallanarak uyuyor. Derdi varmış oğlucuğumun, acaba sıkılıyor da ondan mı çok uyudu dün dedim, ama bunca aktiviteye rağmen yine uyuduğuna göre çok zoru var kuzumun. çok geçmiş olsun birtanem, keşke elimden birşey gelse... ben çeksem o acıları senin yerine...
İkinci aktivite ise parmak boyalarıyla... Parmak boyasını kıvama ulaştırıp bir kaba koydum, suyumuzu da yanımıza aldık ama hata etmişiz. suya fırça batırmak daha eğlenceli geldi Çınar'a. Daha sonra bir de baktım ki boyanın kutusunu açmış parmağını daldırıyor. sanırım Çınar bana öğretiyor, fırçaya gerek yok parmak daldıracağız diye... ;) epeyce parmak, el, kol, ayak, üst baş boyadıktan sonra yine de boyaya doymadık. biraz da pastellerle karalama yapalım. tamam bu da oldu. artık banyo vakti.. banyoda oyun oynamak da ayrı bir zevkli ama havalar soğuk üşürsün Çınar'cım. zorla ağlayarak sızlayarak çıkıyoruz banyodan. yoğurdunu yerse Eren'e gideriz diyorum ama maalesef Çınar çok mızmız; çünkü kök dişlerini çıkarıyor çok acelesi varmış gibi. daha önyanlar tamamlanmadan, bu ne acele? hiç bir şey yemeden omuzumda sallanarak uyuyor. Derdi varmış oğlucuğumun, acaba sıkılıyor da ondan mı çok uyudu dün dedim, ama bunca aktiviteye rağmen yine uyuduğuna göre çok zoru var kuzumun. çok geçmiş olsun birtanem, keşke elimden birşey gelse... ben çeksem o acıları senin yerine...
18 Ekim 2009 Pazar
İstanbul'un içinde bu kadar yeşil olur mu?
Halim dayımlar cümbür cemaat Doğan dayıma süpriz yapmışlar. Biz duru muyuz biz de gittik tabii.. ani bir kararla kahvaltıdan kalkıp hazırlanıp yollara düştük. biraz beklettik ama neyse kalkmadan yakaladık. Naz biraz hastaymış o yüzden kimseye yüz vermedi. Halim dayımları yolculadıktan sonra balkonda biraz keyif yapıp bahçeye indik. insanın inanası gelmiyor, şehrin içinde böyle bir yeşillik. fotoğraflara bakarken sanki Kılıç mahallesindeki çocukluğuma gittim. yeşil her zaman beni alıp götürüyor, içimi coşkuyla dolduruyor. bize de kısmet olur mu tekrar böyle yeşilliğin içinde yaşamak acaba?
Çınar'ın dayı sevdası..
Haftada bir sadece Pazar sabahları kahvaltıda görebildiğinden olsa gerek Çınar Mete dayısını çok özlüyor. Bu sabah Mete içeri girer girmez Çınar dayısının kucağına atladı ve sımsıkı sarıldı. hatta başını omzuna yasladı hiç kaldırmadan, Mete de şaşırdı tabiii, uykusu mu geldi dedi. ama hayır Çınar yeni uyanmıştı. özlemiş olsa gerek dedik. kucaklaşma faslından sonra kahvaltı ve sonrasında birgün önce ikea dan aldığımız ahşap tren setini açtık. ve görüldüğü üzere büyük bir keyifle oynadılar. Çınar mest oldu. Sonrasında da oyun hamuru ile sanat yaptı Mete dayısı, Yekta Çınar da onu izledi. Çok keyifli bir Pazar sabahı daha geçirdik. Tekrarını dileriz..
16 Ekim 2009 Cuma
öncelerden inciler...
27 Eylül 2009 annemleri tekrar Altınoluk'a yolculadıktan sonra eve girmek istemedi Çınar bey. kısa bir yürüyüş yaptık arabadan eve kadar.. ;)
15 Ekim 2009 Perşembe
yine resim yapıyoruz :)
sabah akşam resim yapıyor Yekta Çınar. sabah beraber boyama yaptığımız yetmedi,öğleden sonra Mine geldi, onunla da yaptılar. boyaları çok seviyoruz.. hatta akşam hangi arada derede yaptıysa salon halısını da fıstık yeşili pastelle bir güzel renklendirmiş. sil sil, vanishle vanishle zor çıkardım. bunu yüksek sesle söylemiyoruz, tekrar yapmasın aklına yer etmesin ve başka bebeklere-çocuklara örnek olmasın diye... ;)
14 Ekim 2009 Çarşamba
9 mumla ışıl ışıl :)
9 yılı bitirmişiz. Zaman ne hızla akıp geçiyor... 9. yıldönümümüzde 9 mum yaktık Çınar'la hazırladığımız pastaya. ışıl ışıl oldu pastamız :)) üffledik söndürdük. Çınar kendiliğinden alkış yaptı. sonra da neden söndürdük ki ne güzeldi der gibisinden hareketler yaptı. Canıma teşekkür ederim, geçirdiğimiz güzel yıllar, güzel günler için...
13 Ekim 2009 Salı
Eren'le Çınar'ın araba sevdası
Erkek çocukların kanında var galiba... Evde benim eski bebeklerim ve babasının yeni arabaları yani iki cinsten de oyuncaklar mevcut. ama Çınar arabalarla oynuyor. vnnnn. vnnnnnn.... Eren de öyle... erkeklerin kanında neden araba sevdası var acaba???? henüz dayatmalara maruz kalmamışlardır heralde diyorum ama.. böyle işte..... Eren daha aktif bir şekilde oynuyor. Çınar ise Eren'i ve Ceren'i görünce sevinçten ve şaşkınlıktan önce adapte olamadı. bir süre bakındı durdu. sonra o da marifetlerini sergiledi. ama bir kere Eren onun lokomotifni kaptı.. alabilene aşkolsun. :)))
11 Ekim 2009 Pazar
haydi yarışmaya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)